İnsan bağışıklık sistemi, her gün çevremizden aldığımız virüsler, bakteriler, mantarlar ve diğer mikroplar gibi istilacıları püskürtmek üzere tasarlanmıştır. Oldukça iyi bir iş çıkarır ve koruyucu sistemin ön cephe birliklerinin hücrelerimizden birinde yürüttüğü, hastalıkları ve hatta tümör gelişimini önleyen savaşların farkında değilizdir.
Günümüzde
Bugün, gerçekten kirli bir çevrede yaşıyoruz ve kirleticilerin çoğu doğanın bir parçası değil, soluduğumuz havadan, içtiğimiz sudan ve tükettiğimiz birçok gıdadan emdiğimiz insan yapımı kimyasallar. Bu kirleticilerin bir kısmının en kötü sonucu, vücudun kendisine saldırmasına neden olmalarıdır. Normalde hastalığa neden olan tehdit unsurlarına saldıran ve onları ortadan kaldıran etkili T1 yardımcı hücreleri ve T2 yardımcı hücreleri, sağlıklı dokuya yönelir ve ona zarar verir.
Bu durum multipl skleroz, Parkinson, kronik yorgunluk, fibromiyalji, kanserler, artrit, ülseratif kolit, Crohns gibi hastalıklara neden olmaktadır. Oto-immün hastalıklar keşfedildiğinden beri çok sayıda araştırma yapıldı ve birkaç on yıl önce doktorlar ve fizyologlar için bir sır olan hastalıkların bu yanlış yönlendirilmiş faaliyetten kaynaklandığı keşfedildi.
Birçok faktör
Şu anki görüş, bu durumların çevresel faktörler ve belki de patojenler olmaksızın asla tetiklenemeyecek olan genetik yatkınlık gibi faktörlerin bir kombinasyonunun sonucu olduğu yönündedir. Hangi durumların gelişeceği, kişinin yaşadığı yer, çalıştığı iş, yaralanmalar gibi deneyimler ve bireysel biyokimya dahil olmak üzere kişinin çevresinin özelliklerine bağlı olabilir.
Otoimmün hastalıklar için henüz bir tedavi keşfedilmemiş olsa da, sonuçlarını azaltan ve hastaların mutlu, üretken hayatlar yaşamasına izin veren çeşitli tedaviler vardır. Genellikle iki yönlü bir saldırı kullanılır; ilk olarak nedeni azaltmak için farklı bir bölgeye taşınmak, beslenme düzenini değiştirmek, durumu kötüleştirmekten kaçınmak için aktiviteleri değiştirmek anlamına gelebilir. Bu savunmadaki bir sonraki silah, bağışıklık sistemini teşvik etmek için besin takviyeleri eklemektir. Sindirim enzimlerinin, özellikle de proteazların, gastrointestinal sistemle ilişkili rahatsızlıkların iyileştirilmesine yardımcı olduğu kanıtlanmıştır. Vücut, akyuvarlar mikroplarla savaşırken doku sıcaklığını artırarak istilaya ve yaralanmaya iltihaplanma ile tepki verir.
Sonuç
Enflamasyon devam ederse dokuyu tahrip eder. Vücudun koruyucuları ona saldırdığında, doku iltihaplanır ve hasar görür ve biz ağrıyı biliriz. Biz sadece ağrının azaltılmasını isteriz ancak aldığımız tedavi, bunun altında yatan hasarı sınırlamak için iltihabı kontrol etmeye yöneliktir. Analjezik etki, şişliği ve iltihabı azaltan ve tam olarak aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendiren bu tedavinin bir yan etkisinden başka bir şey değildir. Bazı araştırmalar, bağışıklık kompleksi işlev bozukluklarının, bağışıklık komplekslerinin oluşumunu hedefleyen enzimlerle giderilebileceğini düşündürmektedir. Crohn hastalığı veya ülseratif kolit ile iyi sonuçlar elde edilmiştir. Bağırsaktaki bu kronik iltihapların tedavisi oldukça zordur.